Pazar günü Cumhuriyetimizin 100. Yaşını kutlayacağız. Dile kolay, yüz yıl geçti Cumhuriyetimiz kurulalı. Ancak ne acıdır ki Cumhuriyetin kıymetini kurulduğu ve kurucumuz Atatürk’ün vefatına kadar olan on beş yıl dışında anlayamadık, anlamadık, anlatamadık. Atamızın Cumhuriyeti emanet ettiği gençlerimizi eğitemedik, donatamadık, dindar ve kindar nesil deyip kutuplaştırdık, Cumhuriyeti onlara da anlatamadık.
Bize, geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kalmıştı. Parçalanmış, İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların iki dudağı arasına bırakılmış, bu işgalci devletlerin insafına sığınmış padişah ve avenesi eliyle kısaca kaderine terk edilmiş bir millet kalmıştı. Vatanın bağrına düşmanın dayadığı hançeri yerinden söküp çıkaracak, vatanın kara bahtını kurtaracak azim ve iradeyi başta Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları sağlayacaktı.
Cumhuriyet kurulmadan önce Osmanlı’dan bize miras kalan, 40 bin köy vardı, 37 bin köyde okul, yol yok, 30 bin köyde cami dahi yoktu. 13 milyon nüfus var, 11 milyonu köylerde yaşıyordu. Yaklaşık 6 milyon kişi sıtma, trahom, frengi hastasıydı. 337 doktor, 60 eczacı, 4 hemşire, 136 ebe vardı. Yanmış bina sayısı 115 bin, komple kül edilmiş binin üzerinde köy vardı. Ayçiçeği, şeker, çay, cam, çatal, pirinç, ekmeklik un, kiremit ve daha niceleri hepsi ithaldi. Limanlar, madenler, demiryolları hepsi yabancılara aitti. Osmanlı’dan bize sadece dört fabrika miras kalmıştı; Hereke İpek, Bakırköy Bez, Feshane Yün, Beykoz Deri. 10 işçiden fazla işçi çalıştıran 280 işyeri vardı, 250’si yabancılarındı. 85 Milyon altın liraya yakın dış borç kaldı (1 Osmanlı altın lirası=9,30 lira). Toplamda 4 bin 894 ilkokul, 341 bin 941 ilkokul öğrencisi, 72 ortaokul, 5 bin 905 ortaokul öğrencisi, 23 lise, bin 241 lise öğrencisi vardı. Ortaokullarda 543, liselerde 230 kız öğrenci kayıtlıydı. Toplam 479 medrese ve bu medreselerde 18 bin öğrenci kayıtlıydı. Bir üniversite (Darülfünun) ile 9 yüksekokul ve toplamda 3 bin öğrencisi vardı. 15. Yüzyılda Avrupa’da bin 700 matbaada yaklaşık 20 milyon kitap basılmışken, Osmanlı’da ancak 1755-1776 arasında baskı adedi 13 bin 200 olan 17 kitap basılmıştı. Erkeklerin yüzde 7’si, kadınların binde 4’ü, toplam nüfusun ancak yüzde 3-4’ü okuma yazma biliyordu.
Peki, Cumhuriyet ne yaptı? Egemenlik kayıtsız şartsız denilerek saltanat yıkıldı. Tekke ve zaviyeler kapatıldı, eski saat, ölçü, takvim, eski hukuk gibi çağa ve hayata uymayan kurumlar kaldırıldı. Millet Mektepleri, Halkevleri, Halkodaları, Köy Eğitmen Okulları kuruldu, eğitim-öğretim seferberliği başlatıldı. Çağdaş, bilimi, aklı rehber edinen okullar kuruldu, üniversite reformu yapıldı. Ekonomi millileştirildi, madenler, limanlar, demiryolları tek tek yabancıların elinden alındı, üzerine yaklaşık 3000 km demiryolu yapıldı. Osmanlı borçları ödenmeye başlandı. Ülkenin dört bir yanında 50’ye yakın fabrika kuruldu. Bu fabrikalardan biri UÇAK fabrikasıydı. Kayseri TOMTAŞ uçak fabrikasıyla 1926-1942 yılları arasında 7 ayrı modelde toplam 212 uçak üretildi. Önemli bir örnek fabrika da Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasıydı. Dünya’da eşi benzeri yoktu. Lütfen araştırın. 1935’de temeli atıldı iki yıl içinde açıldı. Fabrika arazisi içinde sinema salonu, hastanesi, lojmanları, anaokulu ve ilkokulu olan, baloların yapıldığı, müzik ve tiyatro gruplarının olduğu, tenis kortu, golf sahası olan, kendi elektriğini ve suyunu üreten bir fabrika, maalesef 2002 yılında birçok fabrika ve kurum gibi kapatıldı. Nüfusun yüzde 85’i tarım ile geçimini sağladığı için, “Köylü Milletin efendisidir” diyen Atatürk vizyonuyla köylüye tohum, araç gereç, para yardımı yapıldı, fidan dağıtıldı, aşar vergisi kaldırıldı. 572 tarım kredi kooperatifi kuruldu. 13 ziraat okulu açıldı, Haralar, ağıllar, üretme, yetiştirme, damızlık çiftlikleri kuruldu. Gazi Orman çiftliği başta olmak üzere örnek çiftlikler kuruldu. Anadolu’da numune hastaneleri, dispanserler, doğum evleri, süt damlaları, ana kucakları kurularak hastalıkların kökü kazındı. Kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü ile aşı ve serum üretildi. Kadın İNSAN oldu. Medeni Hukuk, Soyadı Kanunu, Kıyafet, harf devrimleri, Müzeler kuruldu, kazı çalışmaları yapıldı, kütüphaneler açıldı, kültüre, sanata önem verildi. Dil ve tarih çalışmaları, kongreleri yapıldı, Türk Dil ve Türk Tarih Kurumları kurularak Milli bir politika izlendi. Bağımsızlığa saygıyı esas alan barışçıl bir dış politika izlendi. Milletler Cemiyeti’ne davet edilen bir ülke kuruldu…
Sayfalara sığdıramayacağımız kadar yapılan devrimler, kurulan fabrikalar ve kurumlar var elbette. Hepsini paylaşıp tekrar hatırlayacağız (gazetedeki yerimi bugün baya aştım ve anlatacaklarımı özetlemeye çalıştım, kusur varsa affola). Ancak ülkemizi işgale yeltenen yedi düveli dize getiren Yüce Atatürk ve silah arkadaşlarına, o yedi düvel dahi dün ve bugün gıptayla saygı duyarken, mazlum milletler ülkemizin kurtuluşunu ve kuruluşunu örnek almışken acaba bizler bizi biz yapan bu kazanımların, Cumhuriyetin kıymetini yeterince biliyor, anlıyor muyuz? Cumhuriyetimizi korumak ve kollamak için gerekeni yapıyor, görev belgelerimiz olan Gençliğe Hitabe ve Bursa Nutku ’nu hatırlıyor muyuz? Hadi hep birlikte bunun sorusunu kendimize soralım ve cevabını verelim. Cumhuriyeti ve Atatürk’ü bu yıl her yakınımıza, arkadaşımıza hatırlatalım. Nereden nereye geldiğimizin muhakemesini hep birlikte yapalım.
Hepimizin bu güzel ülkeye, bu ülkeyi kurtaran ve kuranlara, en başta Mustafa Kemal Atatürk’e borcu var. O borç; ne kadar ödemeye çalışsak da bitmeyecek kadar büyük elbette. Çünkü bize kazandırdıkları çok büyük. Cumhuriyetimizin değerlerinin yok edilmeye çalışıldığı dönemlerde hepimizin bir miktar bu çalışmalarda payı var! O pay da Cumhuriyet'e bunu yapanlara izin vermek! Cumhuriyet'e borcumuz var bizim, hepimizin, büyük borcumuz!
Ne zaman biz Yüce Atatürk'ü ve eşsiz devrimlerini anladık, daha içselleştirdik o zaman Cumhuriyetimizi tekrar tekrar ilan etmiş olacağız!
Ne zaman aklı, bilimi rehber edindik, ne zaman 1930'lar Türkiye'sinin tam bağımsızlığını, çağdaşlığını, adaletini, eğitimini, sanayisini, Millet olma azmini tekrar yakaladık o zaman Cumhuriyetimizi taçlandırmış, O'na olan borcumuzu ödemiş olacağız.
Haydi! Bu aylar bunun bir adımı olsun.
Hep birlikte sonsuza kadar Cumhuriyet dolu yıllara!
Yüce Atatürk'e sonsuz minnet ve özlemle.
Yaşasın Cumhuriyet!