Ben bir Cumhuriyet kadınıyım, kökleri 100 yıla uzanan, doğduğunda karalar bağlanmamış, müjdeler verilmiş, adaklar adanmış olan...
Büyük Önder'e saygılarımla…
Cumhuriyet kadını olmak köklerimizdeki güç, gurur, özgürlük arayışı, mücadele ve umutla dolu bir dünyayı temsil eden duygusal bir yolculuktur aslında.
Kadın olarak tarifi imkansız bu gururu anlatabilmek için Cumhuriyet Kadınının nasıl doğduğuna bakalım.
Tüm dünyada kadınlar ezilirken, hatta kişi olarak sayılmazken Atatürk'ün "Millet Mektepleri" projesiyle, kadınlarında erkekler gibi eğitim alma fırsatı, seçme ve seçilme hakkı verilmesi ile kadınların siyasi yaşama aktif katılımı, ailenin korunması, boşanma hakkı, miras hakları gibi konularda yasal düzenlemeler, sanayi ve hizmet sektörlerinde çalışma fırsatı, bilim, edebiyat, müzik, tiyatro ve diğer sanat dallarında kariyer imkanı verildi bu toprakların kadınına. Bu ülkenin kadınları tam 100 yıldır altın bir taç gibi başlarında Cumhuriyeti taşımakta ve yüksek sesle haykırmakta.
Ben bir Cumhuriyet kadınıyım. Okuyan, eğitimini alan, düşüncelerini özgürce paylaşan…
Ben bir Cumhuriyet kadınıyım. İşini emeğiyle kazanan, erkeklerle eşit koşullarda başı dik onurlu bir şekilde ekmeğini kazanan.
Ben Cumhuriyet kadınıyım. Şarkılar söyleyen, dans eden, seçen, seçilen, sayılan, elimde mikrofon alıp sözünü dinleten.
Ben Cumhuriyet kadınıyım; mücadele damarlarım da var!
Ben bir Cumhuriyet kadınıyım. Kendi tırnaklarım ile kazıyarak elde ettim hayatımı, başarılarımı, başarısızlıklarımı. Hayatımın dümeninde ben varım.
Canımı veririm toprağım için, özgürlüğüm için, kimseye altın tepside sunamam.
Ben Cumhuriyet kadınıyım.
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım” diyenleri…
“Çanakkale Geçilmez”i tarihe yazanları doğuranım.
Kağnımla cepheye mermi taşıyan Elif’im.
Düşmanla birebir çarpışan Kara Fatma’yım!
Ben kırmızı masa örtümden bayrak diken Ayşe’yim!
Ben bir Cumhuriyet kadınıyım.
29 Ekimler, 23 Nisanlar, 19 Mayıslar, 30 Ağustoslar da yeniden, yeniden doğarım.
Kutlu olsun 100. Yıl… Sonsuza dek yaşasın Cumhuriyet...